20 Haziran 2017 Salı

Midilli -Lesvos Adası

9-10 haziran midilli

22-23 kasım 2015 ten sonra ikinci kez Lesvos yani Midilliye gidiyorum.  İlk gidişim kış ayına denk geldiği için sadece adanın merkezinde Mitilini'de kalmıştım. O zaman çok miktarda göçmenler ve kış olmasından dolayı ada bana çok kasvetli ve çirkin gelmişti. Fakat bunun çok yanlış bir kanı olduğunu 9-10 hazirandaki seyhatimde gördüm. Özellikle Baharda ve yazın gidilmesi ve etraflıca gezilmesi gereken bir ada. Eğer tur ile yada kendiniz araba kiralayıp gezecekseniz İki gün bir gecelik seyahati öneririm. Biraz da araştırıp gittiğim için çok etkili bir gezi oldu.  

Midilli (Lesvos)


Yüzölçümü bakımından Girit ve Eğribozdan sonra üçüncü büyük Yunan adası. Tarih boyunca yunan, pers, roma, bizans, ceneviz, osmanlı ve yunanistan egemenliği hüküm sürmüş. Ada'ya bol miktarda bılunan zeytin ve Çam ormanlarından dolayı "zümrüt ada" da denir. Adadaki 1 milyon zeytin ağacından 50 bin ton zeytinyağı üretilir. 

Ada da ünlü yunan şairi Sappho (MÖ 7. yy) doğmuş ve yaşamış. Osmanlı amirali Barbaros Hayrettin Paşa'da Midilli doğumludur. Namık Kemal burada sürgünde kalmış.

Ada 1462 de Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra 1912 Balkan Savaşına kadar 450yıl Osmanlı hakimiyetinde kalmış. Osmanlı eserlerini her yerde görmek mümkün. 


1.gün
Sabah Turyol’un 9:00 feribotuyla doksan dakikalık bir yolculukla adaya vardık. Gümrük çıkışı fazla vakit kaybetmeden arabamızı kiralayıp 13:00 de adadan Geras Körfezindeki Perama'ya hareket ettik. Kiraladığımız araba hyundai i10. Bu sınıftaki araba fiyatları 30-40€ arasında. Önce 20€ luk benzin aldık. Bu benzin bize seyahat sonuna kadar yetti. Yol üstünde Pappados köyünde 1887 yılında kurulmuş bir Zeytinyağı Fabrikası Müzesi. Vrana Zeytinyağı Fabrikası. Giriş ücreti 3€. İmalathanesinde zeytinlerin uğradığı işlemler zeytinlerin ezilmesi, zeytin hamurunun preslenmesi ve zeytinyağının sudan ayrılması işlemler. İşçilerin kahvehanesi, güneş saati ve yüksek bacası görülüyor. Buradan Perama'ya varıyoruz.  Sezon tam açılmadığı için çok sakin.  Midilli'nin iki körfezinden birisinde bulunuyor. Konum olarak Mitilini'nin karşı yakasına düşüyor. Buradan sonra Plomari'ye geçilebilir. Plomari'den Karaburun gözüküyor. Denize grimek için güzel plajları var. Biz döndükten sonra 12 haziranda 6.3 büyüklüğünde olan ve izmir'de de şiddetli hissettiğimiz depremin merkezi Plomari açıklarıymış ve Plomaride yıkılan taş evler olmuş ve 2 kişi yaralanmış. Neyse biz ucuz atlattık :)

 

Burdan sonraki durağımız Agiassos(Ayasos). Bizim Şirince'ye benzeyen şirin bir köy. Olimpos dağına kurulmuş, çınar, çam, kestane ve kiraz ağaçları arasında. Ahşap oymacılığıyla meşhur. Köy Bakire Meryem Ana Klisesi (Panagia Vrefokratusa) etrafına kurulmuş.  Kilisede bulunan bir ikonun mucizevi bir etkisi olduğuna inanılıyor. Meryem Ananın göğe yükseliş günü 15 Ağustosta binlerce ziyaretçisi oluyor. Ctesileri de iyileşeceklerine inanan özürlüler kiliseyi ziyaret ediyor.  Klisenin girişindeki meydanda çay, kahve molası verilebilir.  
 


Burdan sonraki durağımız Adanın ikinci körfezinde bulunan Skala Kallonis. Adanın Tuz gölünün yanından geçerek şirin bir balıkçı kasabası olan Skala Kalloni ye varıyoruz. Adanın ikinci körfezi olan Kalloni körfezi manzarasına bakıyoruz. Sardalyesiyle ünlü bu köyde balık mahsulleri yenebilir. Burdan Petra'ya geçiyoruz. Köy ismini Yunanca taş ve kaya anlamına gelen petradan alır. Hemen merkezinde bulunan ve 114 merdiven ile çıkılan, yüksek bir kayanın üstüne yapılmış Panaghia Glikofilousa kilisesinden (sevgiyle öpen meryem ana) şahane bir Petra manzarası görebilirsiniz. Petra'nın denizi ve plajları çok güzel.  Küçük ve şirin bir çarşısı var. Hediyelikler, cafe ve restoranlar buluşunuyor. Hemen merkezinde bulunan ve 114 merdiven ile çıkılan, yüksek bir kayanın üstüne yapılmış Panaghia Glikofilousa kilisesinden şahane bir Petra manzarası görebilirsiniz. Gecelemek için Petra ve Molivostaki taş oteller yada resortlar ideal. Buradan araba ile 5 dk lık mesafede bulunan Molivos'a (antik ismi Mithymna) geçiyoruz. Molivos Midillinin Alaçatısı. Assos'un kurucuları da Mithymna'lılarmış. Yani buradan gidenler kurmuşlar. Tepede Hemen Molivos kalesi dikkat çekiyor. Kale Edremit ve anadolu arasındaki geçişin güvenliği için yapılmış. Molivos Unesco'nu listesinde. Sahildeki cafe restoranlar akşamları çok şık mekanlara dönüşüyor. Tepelerdeki retoranlardan harika bir denlz manzarası var. Biz yemeğimizi Sofia ve oğlu Niko'nun işlettiği Meltemi restorantta yiyoruz.  Çok sıcakkanlı ve hoşsohpet insanlar. Manzarası ve lezzetiyle tavsiyeyi hakediyor.  Marianthi Paradise isimli bungalowlardan oluşan otele yerleşip tekrar çok yakında bulunan Petra'ya gidiyoruz.  
 



2.Gün
Sabah kahvaltıdan sonra adanın batı sahili boyunca ilerleyerek dönüşe geçiyoruz.  İlk durağımız Skala Sikamnia. Dik ve virajlı bir yoldan sahil kenarındaki Sikamnia'ya varıyoruz. Burası tam da Behramkale (Assos) nin karşısında. Sikaminia dut ağacı demekmiş. Nobel ödüllü yazar, gazeteci, bilim adamı Stratis Myrivilis'doğduğu köy aynı zamanda.         Buradan ismi türkçedeki mandadan gelen Mandamados 'a varıyoruz. İsminden de anlaşılacağı gibi buranın süt ürünleri ve yoğurdu meşhur.  Mandamados'un rn önemli özelliği baş melek(Gabriel) e adanmış Taksiarhis Manastırının bulunması. Paskalyada binlerce insan ziyaret ediyor. Manastırın özelliği insan kanıyla tapılmış tek ikonu bulundurması.  Buradan ayrılıp yol üstündeki başka bir sahil kasabası olan Thermi'ye uğruyoruz. Midilli merkezine 11 km uzaklıkta olan termal suları ve plajı olan bir kasaba
 


Buradan sonra saat 13:00 de arabamızı teslim edip Midilli merkezini gezmeye başlıyoruz. Adada osmanlı yapıları Yeni camii, karşısındaki türk hamamı, alışveriş için Ermou caddesi, Sappho Meydanı, feribottan devasa kubbesi görülen Agia Therapondas kilisesi ve midilli kalesini geziyoruz. Midilli kalesi Bizans dönemi yapısı.  Akdenizdeki iyi korunmuş en büyük kalelerden biri. Tarihi taş kahve Panalinyon da oturup kahvemizi içiyoruz.  Öğle yemeği için Sappho meydanındaki Meating güzel.  Eğer akşam yemeği için taverna isterseniz ilk midilli gidişimden hatırladığım Zoumbouli'yi öneririm. O da Soppho meydanının hemen arkasında. Yerlilerinin gittiği gayet de uygun bir mekan.