29 kasım -3 aralık Roma
Roma yolculuğumuz izmir-istanbul aktarmalı Pegasus
uçuşuyla 8:50 Adnan menderes havalimanından kalkıp italya saatiyle 15:00 gibi
Roma Fiumicino/Fimuçino/ Havalimanına inmemizle başladı. İstanbul-Roma arası
uçakla 2 saat 30 dakika sürüyor.
Kuzenim yakın zamanda Roma gezisi yaptığı için
güzergahları çok iyi biliyor. Havalimanı çıkışında Fiumicino-Termini shuttle
bus ofislerinden RomaAirportBus (romaairportbus.com) firmasından gidiş-dönüş
açık biletimizi 7,90 euro ya alıyoruz. Perona tam zamanında yanaşan otobüsümüzle
Termini son durağına ulaşıyoruz. Akşam trafiğinde 45-50 dk da otelimizin
bulunduğu Termini ye varıyoruz. Termini İzmir’in Basmana semtine benziyor. İkisinde
de büyük bir Tren garı ve oteller bölgesi bulunuyor. Termini deki
oteller uygun fiyatlı, gecelik kişi başı 70-100TL, gezilecek yerlere yürüme
mesafesinde, Roma metrosu, tren garı ve otobüs terminalinde bulunuyor. Otelimize, Hotel Siracusa, yerleştikten sonra
Roma’nın gecesini görmek için hazırlanıyoruz. Hızlı bir tur ile Piazza
Republica(cumhuriyert meydanı), Piazza Babberini yoluyla önce Fontana di Trevi (Aşıklar
çeşmesi), ordan Piazza di Spagna (İspanyol merdivenleri) ordan da Piazza del Popolo
(halk meydanı) ‘ya varıyoruz. Romadan küçük bir küple aldıktan sonra gerisini
yarına bırakıyoruz.
30 kasım Çarşamba
Türkiyede yaz-kış saat uygulaması kalktığı için 2 saatlik
zaman farkı dengemizi biraz bozdu. Çarşamba günleri Papanın halka konuştuğunu
duyduğum, ve rehber arkadaşım Mahmut’un da tavsiyesiyle önce Vatikandan gezmeye
başlıyoruz. Papa saat 10 da konuşmaya başladığı için kahvaltıyı edip Terminiden
metroya biniyoruz. Tek gidiş metro ücreti 1.5 euro. Sabah mesai yoğunluğu var.
Metronun Ottaviano (S.Pietro –Musei Vaticani) durağında iniliyor. Durağın
ismine aldanıp Lepanto-Vaticano durağında inmeyin. Bu arada Lepanto, Papa
önderliğinde Osmanlıya karşı Akdenizin kontrolü için oluşturulan Haçlı
donanmasıyla Osmanlı donanması arasındaki İnebahtı deniz savaşının Latince adı.
Bu savaş Haçlıların üstünlüğüyle bitti. Adamlar bu galibiyetin ismini Vatikan
duraklarından birine vermişler. Gel de Türklerden korkma :)
St Peter meydanında Cristmas için hazırlıklar olduğu için
Papa, konuşmasını St Peter Bazilikasının balkonu yerine, devasa bir konferans
salonunda yapıyor. Dinleyiciler arasında Arjantinli Papa Francescoyu görmeye gören Arjantinliler,
Meksika, Kolombiya, Brezilyalılar ülke bayraklarıyla sevgi gösterileri
yapıyorlar. Papayı dinleyim, uzaktan bir selfie yapıyorum J
Papadan sonra St Peter meydanına çok yakın olan
Castel Sant Angelo Kalesine yürüyorum. Fatih Sultan
Mehmet’in oğlu Cem Sultanın bir dönem kaldığı kale. Roma imparatoru Hadrianus
tarafından yapılmış, Hadrian’ın mozelesiymiş. Tiber nehri’nin kenarında
bulunur. Giriş ücreti 8 euro, kapanış saati 18:30. Vatican müzesi ve St Peter bazilikası daha
erken, 16:30 da kapandığı için geri dönüp önce Vatikan’a giriyorum.
Vatikan
Aziz Petrus burda öldürülünce buraya gömülüyor. 250 sene sonra Konstantin
mezarın üstüne bazilika yaptırıyor. Çok bakımsız bazilika 1503-1513 yılında
yeniden yapılıyor.
Barok tarzı bir yapının kubbe Michelangelo’ nun eseri. Raffarlo, Antonio,
Bernini'nin projeleri de bulunur.
San Pietro'nun heybetli girişi olan Colonnata (Kolonlar dairesi)
Bernini'nin eseridir. İki yarım daire şeklinde açılan kollar sanki bütün
insanlığı kucaklıyor. Sütunların üstünde heykel ormanını (140 heykel) da
Bernini'nin çizimlerine borçluyuz. Meydanda bulunan Obelisk 25 metredir.
Vatikan müzesi :
Müze bileti 16 euro. Bununla müze, Sistina şapeli ve son olarak San Pietro
Bazilikası gezilebilir. Ben 36 euro ya rehberli bir tura katıldım. Staff
formalı gençler farklı sokak acentaların turlarını tutturabildikleri
fiyatlardan satıyorlar. Pazarlık yapın. Müze girişinde rehberimiz
head setlerimizi dağıtıyor ve oval, dönerli merdivenlerden yukarı çıkmaya
başlıyoruz. Merdivenlerde çeşitli kayık modeleriyle dolu. Bunlar
farklı ülkelerin aziz Petrus'a hediyeleri. Neden kayık? Çünkü Aziz Petrus bir
balıkçıydı. Petrus, Hz.İsa tarafından havarilerin başı olarak seçildi. Asıl adı
Simon'du. Petrus (taş) takma adı ona Hristiyanlıkta oynayacağı sağlam rolü
belirtmek amacıyla Hz.İsa tarafından verilmiş. İsa "Sen
Petrus'sun (taşsın)ve ben kilisemi bu taşın üzerine kuracağım." der. Hristiyanlar
İsa'nın dirilip Petrusa gözüktüğüne ve kliseyi ona emanet ettiğine inanır. O
zamandan beri Petrus ilk papa sayılır. Tarsusa gidip orda Paulus ile
karşılaşır. Daha sonra Roma'ya dönder, Nero döneminde 64 te öldürülür ve
Vatikan tepesine gömülür. İlk Vatikan kilisesi bu mezarın üstüne İmparator
Konstantin tarafından inşaa edildi. Daha sonra bu kilisenin yerine günümüz San
Pietro bazilikası yapılıyor.
Gezimize başladığımız bahçede, Agustusun devasa bir büstünü ve yine devasa
bir çam kozalağından çeşmeyi görüyoruz. Bu çam kozalağı eski bir hamamdan
getirtilmiş ve iki bin yıllıkmış.
Burdan; Apollon heykelinin olduğu birbaşka avluya, ordan çok sayıda mermer
hayvan heykeli olan hayvanlar salonuna, ordan büstler salonuna geçiyoruz.
Apollonun musalarının (sanat tanrıçaları) olduğu salon. Bu salonda Efes’ten
götürülmüş bir Artemis heykeli de bulunuyor. Ordan da devasa yunan tanrılarının
heykellerinin olduğu salona. Burda favorim herkülün bronz heykeli de var.
Çıkışta iki adet imparator Konstantin lahti var.
Üç boyutlu tavanları olan, duvarlarında italyanın şehirlerinin haritaları,
el yapımı tablo halıların olduğu koridorlardan geçerek meşhur Sistina Şapeline
varıyoruz. İsmi, kale gibi bir yapı inşaa edilmesini isteyen Papa
IV. Sisito'dan geliyor. Duvarlarında incil ve tevrattan hikayelerin anlatıldığı
freskler var. Tavanı ise Michelangelo tarafından yapılan fresklerle kaplı.
Bunlardan meşhur Ademin Yaratılışıdır. Tavanı boyamasının ardından
Michelangelo, yapımı 23 yıl düren Giudizio Universale (dünyanın sonu) freskini
yapar. Sistina şapelinde fotoğraf çekmenin yasak olduğunu rehberimiz
söylemişti. Fakat fırsattını yakalayıp ve fotoğraf çekmeyi abartınca
güvenlik tarafından Sistina şapelinden çıkartılıyorum. Vatikandan bile kovulduk
diye kendime gülmeden edemedim. Ve burdan da San Pietro bazilikasının girişine
geçiyoruz. Rehber bazlika gitişinde turumuzu bitiriyor. İçine girince yine
Michelangelo’nun boyadığı müthiş kubbeyi, Aziz Petrusun bronz heykelini
görüyorum.
Hızlıca Bazilikayı gezip Vatikan’ın askerlerinin fotoğrafını çekip
Vatikan’dan yürüyerek Trastavere’ye geçiyorum. Trastavere Roma’nın en
eğlenceli, hareketli semti. İstanbul’ub taksimi, izmir’in Alsancak, Kıbrıs
şehitleri gibi. Biz erken geldiğimiz için hareket daha tam başlamamıştı. Burda
Dar Poeta adlı, trip adviser ve forum sitelerinde gördüğümüz pizzacı da kılıç
balıklı ve somonlu pizzalarımızı yedik. Gerçekten tavsiye edildiği kadar var.
Pizzalar 9 ar Euro, söylediğimiz yarım litrelik sürahi şarap da 5 euro.
Trastevere’den yürüyerek Panteon’a varıyoruz. Roma’nın en eski ve iyi
durumda olan yapısı. Tam ikibin yıllık. Tüm Roma tanrıları adına yapılmış. O
dönemde böyle bir kubbenin yapılmış olması hayret uyandırıcı. Çapı tam 43
metre. Ayasofyanınki 32 m. Kubbenin ortasındaki boşluk kötü ruhların çıkması
içinmiş. Zemini eğimli. Yağan yağmur meğilli zeminden akıp dışarı çıkıyor. 7.
yy dan sonra Meryem adına kiliseye dönüştürülüyor. İçeride önemli ressamların
Raphael ve Annibale ve önemli kişilerin ve de Raphael’in mezarları
bulunuyor. Roma da görülmesi gereken 3 şey; Kolezyum, Vatikan ve Panteon’dur.
Üstelik Panteon ücretsiz J Panteondan sonra tabanvay ile Piazza
Venezia üzeri Kolezyumun gecesini götmeye geliyoruz. Işıklandırılmış kolezyumu
gördükten sonra bitkin bir şekilde otelimize dönüyoruz.
Kolezyum
giriş bileti 12euro. Bu bilet ile İki gün içinde Kolezyum ve Roma Agorası
gezilebilir. İlk gün Kolezyum ikinci gün Roma Agorası gibi. Ben Kolezyum
girişindeki staff t-shirt lülerden 25 euro ya rehberli tur satın alıp ikisini
aynı gün içinde gezdim. Fiyatlar değişken. Pazarlık yapabilirsiniz.
Kolezyum MS
72 -80 tarihinde yapılmış. Kolezyumun orijinal adı Flavianus Amfitiyatro’dur.
Çünkü Kolezyumu bitiren imparator Titus, Flavianus hanedanlığından geliyor.
Kolezyum bir amfitiyatrodur. Çünkü şekli birleştirilmiş iki yunan tiyatrosuna
eşittir. Yunan tiyatroları yarım daire şeklindenir. İki yarımın birleşmesiyle
tam bir daire şeklindeki amfitiyatro oluşur. Amfi latince çift anlamına gelir.
Yani çift tiyatro
Kolezyum
ismi, Anfitiyatronun yapıldığı yerde bulunan devasa boyuttaki, antik yazarlara
göre 37 metrelik , altın ve bronzdan yapılmış Neron’un heykelinden
geliyor. Colossus of Nero. Kolossus
latince devasa büyük anlamına gelir. Özgürlük anıtının yüksekliğinin 34 m.
olduğunu düşünürseniz Nero’nun heykelinin heybetini hesasplayın.
80 bin
kapasiteli kolezyum 80 tane kemerli
kapısı bulunuyor. Her kemerin üstünde 1 den 76 ya kadar Roma rakamıyla
numaralar bulunuyor. Bunlar günümüz stadyum giriş biletlerinde olduğu gibi
numaralı tribünler. Herkes biletindeki numaranın yazdığı kapıdan giriş
yapıyormuş. Her bölüm bin kişi kapasiteli. 80 kapıdan sadece 76 tanesinde numara
var. Çünkü gerisi VIP misafirler, imparator ve soyluların girebildiği
tribünlerdi. 80 binlik kolezyum 20
dakikada tamamen dolup boşalabiliyormuş. Bunu sağlayan kapılara Vomitoryo
(latince:kusmak,çıkartmak) adı veriliyormuş.
Kolezyumun
Giriş katı senatörlere, 1.katı
şövalyelere 2. ve 3. Katı normal insanlara aitmiş. En üst kat kadınlara aitmiş.
Bu bölümde oturaklar ahşaptan, gürültüden uzak ve gölge alandaymış. Kadınlar
ayrıcalıklılarmış.
Sahnenin
büyük kısmı tahtadanmış. Asansörlerin çalıştığı için. Yer sarı renkli kum
kaplıymış. Dökülen kanı çekmesi için. Kumun Latince anlamı arena. Günümüzde de
böyle yapılara bu yüzden Arena deniliyor. Boğa arenası gibi.
Kolezyumun
bitişiğinde küçük bir arena daha varmış. İsmi Ludus Manyus (Gladiator
Gym)Burada gladyatörler antreman yaparlarmış. Bu arena Kolezyuma bir alt
geçitle bağlanırmış. Gladyatörler alt geçitten geçip asansörle Koleyzuma
çıkartılıyorlarmış.
Oyunlar
sonunda ölen hayvan ve gladyatörler Porta Libitinerya kapısından kolezyumdan
çıkartılırlarmış. Libitinerya, mezarlıkların koruyucu tanrıçasıymış. Bütün
ölenler tanrıça Venüs Libitina korumasında dışarı alınırlarmış…
Kolezyumda
düzenlenen 4 çeşit oyun varmış. Bunlar:
1 Battleships
. oyunların başında havuzların suyla doldurulup savaş gemilerinin gösterisi.
2 Av (Hunting) 1
adam dört gün aç bırakılan hayvanlara karşı bırakılır
3 Gladyatör
dövüşleri : Gladyoterler Savaş esirlerinden, suçlular, geçimini sağlayamayan
fakirlerden seçilirmiş. Menajerlerine Lenone denir ve çok zengin ve nüfuzlu
kişilermiş. Ömürleri fazla uzun olmayan gladyatörlerin ortalama yaşları 24miş.
4 The mission
by beast (hayvan görevi) çok cani suçlulular, canlı canlı timsah, aslan, kurt,
ayı gibi hayvanlara atılırlarmış.
Arena
hayvanların tırmanıp atlamasını engelleyen 4 metre yüksekliğinde demir
ızgarayla çevriliymiş. Üstü yelken malzemesiyle açılıp kapatılıyormuş. Bunun
için görevli 240 adet denizci çalışıyormuş. Oyunlar imparatorlar tarafından
zaferlerden sonra, kutsal ve özel günlerde düzenlenirmiş.Girişleri ücretsiz.
Kolezyumun
içinde sporcuların, önemli kişilerin, mermer bronz heykeller varmış. Fakat 5.
yy da ekonomik krizden oyunlar durmuş ve girişleri açık bırakılan kolezyumdan
insanlar değerli olan her şeyi çalmış.
14 yüzyılda
iki büyük depremle Kolezyumun yarısı yıkılmış.
19. yy da istinat duvarlarıyla desteklenmiş.
2012 de
Kolezyumun yarı kısmının aşağıya kaydığı keşfedilmiş. Bir yarısı öteki yarısının 40 cm aşağısında
bulunuyor. Bunun sebebi olarak iki hipotez var. Birincisi: Domus Aurea (Altın
Ev) denen Nero’nun villası bulunuyormuş.
İçinde yapma bir göl varmış. Kolezyumu bu göle yapmışlar. Gölün suyunu alıp
zemini doldurup inşaat etmişler. Fakat temelin altında doldurulan zemin yarıdan kırılmış ve kolezyumun yarısı bundan
dolayı zaman içinde 40cm çökmüş. İkinci
hipotese göre hipotes yıkık taraftan geçen bir nehir varmış. Yine bu tarafa
gelen kısım, yumuşak zemine oturduğu için çökmekte.
Kolezyumun
gece aydınlatması da başka bir güze. O yüzden gece de fotoğraf çekilmesini
kesinlikle öneririm.
The Roman
Forum
Roma 7 tepe
üzerine kurulmuş bir şehir. Bu tepelerden bir tanesinin üstündeyiz. Palentine
tepesi. Şu anda Roma’da arkeolojik kazıların yapıldığı bölüm. Kolezyumdan
çıktıktan sonra rehberimiz Mathiew ile buluşup, Konstantin kapısını geçip Palentine
tepesindeki gişelerden foruma giriyoruz. Rehberimiz anlatımına Romanın kuruluş
hikayesiyle başlıyor. Romalılar
soylarını Truva’ya dayandırır. Truva Savaşından sonra Roma’ya kaçan Afroditin
oğlu Prens Aenas. Aenas Hektor’un kuzenidir. Sezar da kendisinin bu soydan
geldiğine inanır. Bu sebepten Romalılar günümüz Aydın Nazilli ye bağlı Geyre
köyündeki Afrodit adına yapılmış Afrodisyas’a büyük imtiyazlar tanımışlardır.
Mitolojiye
göre Romulus ve Remus kardeşler Vestal
bakiresi Rhea’nin ikizleridir. Vestal bakirelerinin evlenmesi ve çocuk
yapmaları yasaktır. Eğer buna uymazlarsa, rahibeler Palentine tepesinin
eteklerine getirilip, etraflarına bir duvar örülerek burada ölüme
bırakılırlarmış. Savaş tanrısı Mars güzeller güzeli Rhea’yı görüp aşık olur ve onu hamile bırakır. Romulus
ve Remus’u dünyaya getirir. Bunu öğrenen kral hizmetkarlarına çocukları öldürmelerini
ister. Eğer çocuklar tanrı değilse nehir onları öldürür, tanrılarsa da kendisi
öldürmek istemeyen hizmetkar çocukları bir sepetin içinde Tiber Nehrine
bırakır. Çocuklar suda boğulmazlar, sepet Palentine nehrinin kıyılarında durur.
Çocuklar burada Lupa adında bir dişi kurt tarafından bulunurlar. Kardeşler şehrin nereye kurulacağı üzerine
kavga ederler. Romulus kardeşini öldürüp kendi istediği tepeye, Palentine tepesine
şehri kurar. MÖ.753. Bu yüzden şehir kurucusunun ismiyle anılır, Roma. Birçok Roma imparatoru bu tepede yaşamıştır.
Domitya, Sezar gibi,
Forumda
Konstantin Anıtsal Kapısından sonra görünen ikinci kapı Titus (Arch) Anıtsal Kapısı. MÖ 69 da Filistinde Romaya karşı
ayaklanan Yahudilere karşı alınan zafer üstüne yapılıyor. Katledilen
Yahudilerden özür dilemek maksadıyla kapının kilit taşına bir 7 kollu şamdan
(menora) yapılır. Yahudiler bu sebepten bu kapıyı sevmezler. Ayrıca kapının
üstünde S.P.Q.R yazar. Romada bir
çok yerse gözüken bu kısaltmanın anlamı SENATUS POPULUS QUE ROMANUS (The Roman Senate and People) , Roma Cumhuriyeti Devletidir.
Romanın üç
sembolünden biridir. Bunlar S.P.Q.R , imparatorluk kartalı ve dişi kurttur.
Roman Forumu
şehrin dini, politik, ekonomik merkezidi. Yapıların bazıları şunlardır…
Romulus tapınağı: Yeşil kapılı yapı. 1600
yaşında. Orijinal kapı kilidi çalışıyor.
Vatikan’da
Gördüğümüz
üçüncü ve son zafer takı Settimio Severo
Takı. Onun Hemen yanında ayakta kalmış Foca Sütunu var. Aynı yerde üstünde
Roma’nın önemli şehirlerinin mesafelerinin altın harflerle yazıldığı Millarium aureum (kilometre taşı)
bulunur.
Sezar Tapınağı: bugün temelini görebildiğimiz, MÖ.42’de
Sezarın cesedinin yakıldığı yerde, yiğeni Ottaviano tarafından yapılmış tapınak
varmış. Sezar’ın öldürülüşüne değinilsek, şu anki Largo Argentina olarak geçen
yerde, kalıntılarını gördüğümüz Pompei Tiyatro’sunda, bir grup senatör
tarafından boğazı kesilerek öldürülmüş.
2 Aralık Cuma
Üçüncü Günümüzü Romanın diğer meşhur yapılarına ayırıyoruz. Zaten kokezyuma, vatikana giderken bıçunların çoğunu görmüştük.
Fakat size bunları görmeniz için güzel bir rota ve biraz da bilgi vereceğim. Terminideki otelimizden çıkıp Villa Borghesa parkına gidiyoruz.
Şehrin içinde tam bir rekreasyon alanı. İçinde kayıkla gezinti yapabileceğiniz
bir gölet, göletin tam ordasında sağlık tanrısı Asklepiona adanmış bir tapınak
var. Parkın içinde bir hayvanat bahçesi, çocuklar için ideal. Giriş ücreti
yetişkinler 19€ , boyu 1 metre altı çocuklar ücretsiz. Ayrıca parkta
Bernini'nin, Rafhaelin heykel ve tablolarının olduğu nir müze bulunuyor.
Randevu alıp gitmenizi tavsiye ederim. Giriş ücreti 20€. Fiyatı nedense koskoca Vatikan
ve Sistina şapelinden bile yüksek.
Park çıkışında karşımıza Plaza Popolos,
yani halkmeydanı çıkıyor. Meydanın mimarisine dikkat ederseniz iki tarafı simetrik. Meydandan
dümdüz devam ederseniz ispanyol konsolosluğuna ve ismini verdiği ispanyol
merdivenlerine varıyorsunuz. Merdivenler oturan gençlerle dolu.
Merdivenlerin aşagısında kayık şeklinde bir çeşme görüyorsunuz. Barcaccia
adındaki bu çeşme Pietro Bernini ve Gian Lorenzo'nun ortak eseri. merdivenlerin
tam karşısındaki sokak Via dei Condotti. Beverly
Hills'de Rodeo Drive'dan sonra bir arada bu kadar markayı bir arada
görmemiştim. Prada, Luis viton, Gucci, Bvlgari bunlardan sadece birkaçı. Yemek
için ispanyol merdivenlerinin çok yakınındaki Pastifico makarnayı ve Pompi
tiramusuyu denedik. İkisi de başarılı. Pastifico hergün iki çeşit makarna yapıp tabağı 4€ dan satıyor.
Makarnanızı alıp ispanyol merdivenlerinde yiyebilirsiniz. Dükkanda yerseniz bir
bardak da şarap ikramları var. Ama dükkanda yemeyenlere şarap yok. Pastifico'nun karşı çaprazında
da Pompi isminde başka meşhur bir pastahane var. Burdada yine ayak üstü
tramisularını denedik. 4€ fiyatı. O da gayet lezzetli.
Burdan yine yakın mesafedeki Trevi çeşmesine geçiyoruz. Aşıklar çeşmesi olarak
daha meşhur. Trevi üç yol anlamına geliyor. Suyun geldiği üç kaynaktan dolayı isminin böyle olduğu tahmin
ediliyor. Sağ elle sol omuz üstünden çeşmeye para atılınca aşkın bulunacağına
inanılıyor :)) çeşmenin tarihi imparator augustus dönemine MÖ 1.yy a dayanır. Barok tarzında yapılmış. Buradan Panteon'a geçip orada Tazza
d'Oro da kahvemizi içiyoruz. Burdan hedef kesinlikle görülmesi gereken Piazza
Navona. Navona meydanı. Roma döneminde burası bir stadyummuş. papanın isteği
üzerine meydan olarak düzenlenmiş. Meydanın ortasında bir obelisk ve çeşme
bulunuyor. Lorenza Berninin 4 nehir isimli Çeşmesi(1655), 4 nehir tanrısı ile,
4 büyük nehri temsil ediyormuş. Bunlar Ganj
(Asya), Nil (Afrika), Gümüş nehri (Amerika) ve Tuna (Avrupa). Çeşmenin
yapıldığı dönemde Nil'in kaynağı bilinmediği için bir heykelin başı örtülmüş.
Navona meydanının yakınında gündüzleri sabit pazar olan Campo di Fiori
bulunuyor (çilek tarlası) buradan Piazza Venezia (venedik meydanına) geçiyoruz.
Meydanda tepede beyaz mermerden yapılmış yapı Monumento Vittorio Emanuele
(Vittorio E. Abidesi) Roma forumunun arkadındaki Capitoline tepesine 1985-1911
yılları arasında Guiseppe Sacconi tarafından yapılmış yapı. Romanın
sembollerinden. Kral Vittorio Emanuele için yapılmış. Abideyi geçip michelangelo'nun Musa heykelini görmek için San
Pietro in Vincoli klisesine geçiyoruz. Musa başında boynuzla tasvir edilmiş. Michelangelo ışığın yerine
geçtiği ve yapımı kolay olduğu için boynuz kullanmış.
Buradan Roma cadde ve meydanlarını
turkayarak Termini'ye dönüyoruz. Yarın sabah ayrılık vakti....
Castel Sant Angelo |
Sistina Şapeli |
Piazza Navona |
Kolezyum |
Kolezyum |
Panteon |
Konstantin Kapısı |
Roma Forumu |
Trevi Çeşme |
Vittorio Emanuel Abidesi |
Vittorio Emanuel Abidesi |
Asklepin Tapınağı |
Villa Borghesa |
Piazza Popolos |
Ferrari :) |
San Pietro in Vinkoli |
Kolezyum |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder